evlet adamlarının başka bir ülkeye ziyarete gittiğinde gördüğü itibar bu yollardan biridir.
anı geliyor: uluslararsı bir etkinlikte bir kurumu temsil ediyorum. efenime söyleyeyim, kosova, bosna, tunus (bir iki ülke daha vardı, toplam 7 ülke) bakanlarını ve mısır bakan yardımcısını thy vip salonunda ben karşıladım. bildiğin ben 🙂
bazıları yanında eşleri ya da bürokratlarıyla filan geldi. evvelinde neler yapmam gerektiğine dair bilgi almıştım tabii, kime nasıl selam verilir, nerede durulur, neler konuşulur vs. vs… mesela bazı bakanların karşılamasında, büyükelçisi de geldi. uçak inince, uçağa gitti onlar. dedim aga ben de mi gitsem, hemen bizim bakanlıktaki genel müdürü aradım, ne yapayım dedim. dedi ki sen usulüne göre karşıla, onlar hazır bakanı tek başına bulmuşken yalakalık yapalım, bir şey isteyelim diye gitmişlerdir; kendi meseleleri, sen bildiğin gibi yardır dedi.
etkinlikten sonra tekneyle açıldık, mısır bakan yardımcısına haliç’i anlatıyorum, bilmediğim şeyleri sallıyorum filan hahahah :)) ee, sen beni görevlendirirsen olacağı budur.
ama asıl bomba şu: aynı etkinliğin sonu, artık dağılıyoruz. rte’yle filan vedalaştık, ben çok önemli bir konuğa havaalanına kadar eşlik edecek, uğurlayacağım (yanımda bakanlıktan da iki yetkili olacak).
neyse, indim aşağı, makam aracına geçiyorum. bir herif var, siyah bir adam. yanında bir kadın ve çocukları. müslüman oldukları belli. ayrıca bir afrika ülkesinden oldukları da; geleneksel kıyafetler var üzerlerinde. adam güvenlikle bir şeyler konuşuyor, ısrarla dert anlatıyor, birtakım belgeler gösteriyor.